Türkiye’nin dört bir yanında kaybolmaya yüz tutmuş el emeği sanatlarını ve geleneksel zanaatları yaşatmaya çalışan isimler gün geçtikçe azalıyor. Ancak 87 yaşındaki Hayriye Nine, bu karşıt gidişe dur diyerek, hem mesleğine olan aşkını hem de tahtakurularının unutulmaz zanaatını gelecek nesillere aktarma azmini sürdürüyor. Hayriye Nine, dikiş kursları vererek, öğrenmek isteyen gençlere ve yetişkinlere kıyafet tasarımını ve dikiş tekniklerini öğretmekte. Bu özel haberde, onun röportajı ile birlikte yaşam hikayesini ve el emeği sanatının önemi üzerinde duracağız.
Hayriye Nine, çocuk yaşlardan itibaren dikişe olan tutkusunu keşfetti. Ebeveynleri ona, el becerisini geliştirmesi için dikiş dikmeyi öğretirken, Hayriye de bu ilginin ardından birçok geleneksel el işini öğrenme fırsatı buldu. Kendisi, ilk dikişini 10 yaşında yaptığını ve bu anın hayatına yön verdiğini dile getiriyor. O zamandan beri, dikiş ve tasarım onun için sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi haline gelmiş. 87 yaşında olmasına rağmen, her sabah dükkanını açtığında yüzünde bir gülümseme ile işlemlerine başladıktan sonra, el dikişlerinin ve motiflerinin büyüsüne kapılıyor.
“Dikiş dikmek benim için sadece bir iş değil, bir tutku," diyor Hayriye Nine. "Bu işin ruhu var, kalbimle dikiş dikiyorum. Her kıyafet, benim için bir hikaye anlatıyor.” Hayriye Hanım, kıyafetlerin sadece bedenimizi örtmekten çok daha fazlasını ifade ettiğine inanıyor ve bu yüzden her el işine kendi hikayesini katıyor.
El emeği sanatları, kültürel mirasımızın en değerli parçalarından biridir. Ancak günümüzde seri üretim ve hazır giyim sektörünün baskısıyla bu değerli zanaatlar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Hayriye Nine, gençlere bu zanaatın önemini anlatmak için özel kurslar düzenleyerek, kendi tecrübe ve birikimlerini aktarıyor. “Öğrencilerimle el emeği ve dikişin sadece bir iş değil, aynı zamanda bir sanat olduğunu paylaşmayı çok seviyorum,” diyor. “Onlar, benim için geleceğin zanaatkarları.”
Bu bağlamda, Hayriye Hanım’ın katıldığı birçok sergi ve el sanatları fuarı da, el emeği ürünlerinin değerinin anlaşılmasına katkı sağlıyor. Dikiş sanatının sadece bireysel bir yetenek değil, aynı zamanda sosyokültürel bir değer olduğunu vurgulayan Hayriye Nine, bu spesifik zanaatların anlaşılmasına yardımcı olmayı umuyor.
Hayriye Nine, hayatı boyunca yaptığı el işlerini sergileyerek, sadece kendi hikayesini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda bu zanaatların geleceği için bir umut ışığı olma misyonunu da üstleniyor. Yaşarken gösterdiği azim ve tutku ile, dikiş ve el sanatları meraklılarına ilham kaynağı oluyor.
Hayriye Nine'nin hikayesi, sadece bireysel bir başarı öyküsü değil; aynı zamanda kültürel mirasın nasıl korunması gerektiğine dair bir ders niteliği taşıyor. Onun kararlılığı, genç nesillere el emeğine ve zanaatlara sahip çıkma konusunda bir örnek teşkil ediyor. “Ben sadece dikiş dikmiyorum, aynı zamanda bu kültürü yaşatıyorum!” diyerek, bu mirası gelecek nesillere aktarmak için elinden geleni yapıyor.
Sonuç olarak, 87 yaşındaki Hayriye Nine’nin gözünden dikiş sanatı ve el emeği, yaşının yanı sıra bir tutku ve yaşam biçimi olarak şekilleniyor. İlerleyen yaşına rağmen, gençlere olan sevgisi ve bu sanatı yaşatma çabası, takdir edilmesi gereken bir mücadele. Hayriye Nine, bu başarı öyküsü ile dikiş ve el emeği sanatlarını yaşatmaya devam edecek ve bu kültürel mirası gelecek nesillere aktarmak için mücadele edecektir.