Antikaların huşu verici dünyası, geçmişle bugünkü arasında görsel bir bağ kurarken, bu eşsiz eserlerin arkasında birçok tutkulu insan var. 44 yıldır antikacılık yapan ve özellikle gramofonlara olan tutkusu ile dikkat çeken usta, yalnızca işini yapmakla kalmıyor; aynı zamanda bu tarihi parçaların değerini de korumaya çalışıyor. Geçmişin sesine tanıklık eden her bir gramofon, ona bir hikaye anlatıyor ve bu hikayeleri gün yüzüne çıkarmak ise ustamızın en büyük tutkusunu oluşturuyor. İşte, bu dikkate değer antikacı ile yaptığımız bir röportajın detayları.
44 yıldır antikacılık yapan ustamız, ilk gramofonunu 1980'li yıllarda bulduğunu ve o gün bugündür müzik tarihi ile iç içe yaşadığını belirtiyor. "O gramofon, bana geçmişin melodilerini ve anılarını hatırlatıyordu," diyor. O tarihten bu yana, gramofonları ve plaklarını toplamak onun en büyük hobisi haline gelmiş. Usta, antikacı dükkânında yer alan yüzlerce gramofonu, yalnızca birer müzik aleti değil, birer sanat eseri olarak görüyor.
Ustamız, eski gramofonların köklü geçmişinin yanı sıra, üretim tekniklerinin değişimi üzerine de oldukça ilginç bilgiler veriyor. "Her bir gramofon, kendi döneminin ruhunu taşıyor," diyerek dönemlerine göre düzenlenmiş gramofon koleksiyonunu gösteriyor. “1900’lü yılların başlarında üretilenler, tamamen el işçiliği ile yapılmıştı. Bu yüzden her birinin değeri, üretim aşamasındaki ustalığına göre artıyor,” diyor. Usta, gramofonların sadece müzik aracı olmadığını, bir dönem kültürünü de temsil ettiklerini vurguluyor.
Ustamız, antikacılığın sadece alım satım yapmaktan öte bir tutku olduğunun altını çiziyor. “Anticiliği severek yapmak, beni her gün aynı heyecanla yola koyulmaya yönlendiriyor. Ancak, bu işin zorlukları da yok değil,” diyor. Dükkanında her gün yeni bir hikaye ile karşılaştığını anlatıyor; “Herkesin getirdiği eşyalar, çoğu zaman hikaye barındırır. Bir müşterim, anneannesinin gençliğine ait bir gramofonu getirmişti. Onunla birlikte geçmişe döndük. O anlar, beni her zaman besliyor,” sözleriyle bu işin zorluklarını aşmanın yanı sıra getirdiği tatmini de dile getiriyor.
Bu süreçte ustamız, asırlık gramofonları restore etme konusunda da büyük bir ilgisi var. “Eski bir gramofonu restore etmek, hem zaman alıcı hem de ustalık gerektiren bir iş. Ancak, o gramofonu yeniden çalışır hale getirmek, bana tarif edilemez bir mutluluk veriyor,” diyor. Restorasyon sürecinin kendisine kattığı beceriler, onun sadece bir antikacı olmanın ötesinde bir sanatçı ruhuna sahip olmasını sağlıyor. Her tamir işlemi, ona yeni bir deneyim sunuyor ve antika dünyasında daha da derinleşmesine yardımcı oluyor.
Son olarak, ustamız, genç neslin antikacılığa olan ilgisinin artmasını umut ettiğini vurguluyor. “Gençlerin bu tür değerlere sahip çıkmasını görmek, bana umut veriyor. Çünkü geçmişin güzellikleriyle dolu bir Osmanlı kültürü var ve bunu korumak hepimizin sorumluluğu,” diyor. Gerçekten de, geçmişin melodileri günümüzde yankılanmaya devam ediyor. Ustamızın gramofon aşkı, asırlık parçaları ve onların ruhlarını koruma çabası, antikacılık mesleğine bir ışık tutuyor. İşte bu nedenle, onun dükkanı yalnızca bir antika dükkanı değil, geçmişe açılan bir kapı. Böylesi tutkulu bir antikacı ile tanışmak, geçmişin sesine bir adım daha yaklaşmak demek.